• DOLAR
    41.27
  • EURO
    48.66
  • ALTIN
    4850.3
  • BIST
    10.449
  • BTC
    112074.59$
Deneme Reklam

TARİHİ DEĞİŞTİREN KEŞİF HAZRETİ İBRAHİM'İN EVİ ORTAYA ÇIKTI

10 Aralık 2025, Çarşamba 00:44
TARİHİ DEĞİŞTİREN KEŞİF HAZRETİ İBRAHİM'İN EVİ ORTAYA ÇIKTI

Harran, yalnızca kadim bir Mezopotamya yerleşimi değil; semavi dinlerin ortak atası kabul edilen Hazreti İbrahim’in izlerini taşıyan önemli bir duraktır. Tarih boyunca çeşitli milletlerin, dinlerin ve kültürlerin uğrak noktası olmuş bu şehir, aynı zamanda Hazreti İbrahim’in uzun yıllar yaşadığı yer olarak kabul edilir. Asırlardır aktarılan rivayetler, eski seyyahların kayıtları ve farklı dinlere ait metinler, Harran’ın Hazreti İbrahim ile bağını güçlü biçimde vurgular. Bu nedenle bölge, sadece arkeolojik değil, aynı zamanda derin bir manevi ve tarihsel değer taşır.

Bilinen kaynaklara göre Hazreti İbrahim Urfa’da doğmuş, ateşe atılma mucizesinden sonra amcası ve üvey babası olan Azer’in daveti üzerine Harran’a gelmiştir. Ailesinin birçok ferdinin adının da “Harran” olması, bu topraklarla bağlarının ne kadar eski olduğunu gösterir. Hazreti İbrahim’in yaklaşık 75 yaşına kadar Harran’da yaşadığı ve burada kendisine ait bir evin bulunduğu uzun yıllar boyunca hem Müslüman hem Hristiyan hem de Yahudi toplumlarının kabul ettiği bir bilgidir. Bu ev sonraki dönemlerde koruma altına alınmış, ibadet edilen bir mekân hâline gelmiş ve Emeviler döneminde üzerine “Mescid-i İbrahim” inşa edilmiştir. Tarih boyunca bölge birçok kez tahrip olmuş olsa da eski seyyahların kayıtları bu yapının izlerini günümüze taşır. Milattan sonra 5. yüzyılda Harran’a gelen İspanyol rahibe Egeria, ziyaretini “Büyük babamızın evini görmeye geldim” sözleriyle anlatır. Burada kastettiği büyük baba, Hazreti İbrahim’dir. Egeria, Harran’da dönemin en büyük kilisesine uğramış, ardından başrahip eşliğinde Hz. İbrahim’in evini gezdiğini kendi yazılarında aktarmıştır. Egeria’dan beş yüz yıl sonra, 900’lü yıllarda ünlü seyyah Mesudi’nin notlarında Harran’a Rakka Kapısı’ndan girildiğinde hemen sol tarafta Hazreti İbrahim’in evi bulunduğu yazılıdır. Ondan iki yüzyıl sonra Yahudi seyyah Benjamin Tudela aynı yeri “Azer–İbrahim Tapınağı” olarak tarif eder. 1200’lü yıllarda Selahaddin Eyyubi’nin tarihçisi İbn Şeddad, Harran’da üç yıl yaşamış ve Hazreti İbrahim’in mescidini detaylarıyla anlatmıştır. Hatta Hazreti İbrahim’in sırtını yasladığı rivayet edilen bir taşın bile yüzyıllarca korunduğunu belirtir. Modern araştırmalar da bu tarihsel anlatıları destekler. Kazı başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal’ın ortaya koyduğu bulgular, Süryani ve Ermeni kaynaklarının işaret ettiği bilgilerle birleştiğinde; Hazreti İbrahim’in Urfa’da doğup Harran’da uzun yıllar yaşadığı görüşü oldukça güçlenmektedir. Ayrıca İbrahim peygamberin ”aleyhisselam” ailesine dair pek çok önemli olay da Harran ile ilişkilendirilir: Rebeka’nın bu şehirden oluşu, Yakup’un burada eşini bulması gibi ayrıntılar, bölgenin semavi dinler içindeki yerini daha da belirginleştirir. Bugün Harran’a gelen birçok kişi, buradaki tarihsel birikimi tam olarak fark etmeden bölgeden ayrılabiliyor. Oysa Hazreti İbrahim’e dair kadim izler, Harran’ın en merkezi noktalarında yer alır. Yerel halk arasında kuşaktan kuşağa aktarılan “Azer’in mezarı” anlatısı da bunlardan biridir ve bölgenin kutsallığını güçlendiren kültürel hafızanın bir parçasıdır. Son dönem çalışmalarında ise sevindirici gelişmeler yaşanmaktadır. Harran Belediyesi ve yerel yöneticiler bölgenin temizlenmesi, restorasyon projelerinin uygulanması ve Hazreti İbrahim’e atfedilen bu kadim mekânların yeniden ayağa kaldırılmasını hedeflemektedir. Yetkililerden alınan sözler, önümüzdeki yıllarda bu alanda önemli adımların atılacağına işaret etmektedir.

Tarih boyunca pek çok seyyah, araştırmacı ve din adamı Harran’a yalnızca bir şehir olarak değil, Hz. İbrahim’in yurdu olarak bakmıştır. Bu bakış, farklı kültür ve dinlerin ortak bir figürü olan Hazreti İbrahim’in hatırasına duyulan saygının bir yansımasıdır. Bugün bize düşen ise bu kadim mirasa sahip çıkmaktır. Küçük bir kamulaştırma, bilinçli bir restorasyon ve tarihi dokuyu koruyan bir çalışma ile Hazreti İbrahim’in yaşadığı ev, ibadet edilen mekân ve tarih boyunca kutsal kabul edilen bu alan yeniden hayat bulabilir. Bu yalnızca bir arkeolojik çalışma değil, insanlığın ortak tarihine gösterilen bir vefadır. İnşallah yakın zamanda bu toprakların hak ettiği değeri gördüğünü hep birlikte göreceğiz.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.