Orta Doğu’da Türk Varlığı
13 Ekim 2025, Pazartesi 00:15
Okullarımızda okutulan klasik tarih kitapları Türklerin Orta Doğu‘daki varlığından hemen hemen hiç bahsetmez. Selçuklular sanki Orta Asya’dan iplerini koparır koparmaz Malazgirt‘e gelmişlerdir. Halbuki Anadolu coğrafyası Türklerin hedeflerinde çok geri planda kalmaktadır. Daha 9. yüzyılda gibi çok erken bir dönemde Türklerin, hem de yönetici olarak Orta Doğu‘da sivrildikleri görülecektir. Tulunoğulları bölgeyi ele geçirmezden önce 870 yılında Şam’da valilik yapan Amacur ile 878’de Amacur oğlu Ali, Türk asıllı yöneticilerdir. Yine Tulunoğulları öncesinde Abbasiler’e bağlı olarak Mısır’ı yöneten 11 Türk kökenli vali vazife yapmıştır. Hayder b. Kavus (Afşın), Itah (Aytah) Türki, Artuk oğlu Hakan oğlu el-Fethi’t-Türki, Uluğ Tarhan oğlu Uczur Türki bunlardan sadece birkaçıdır. Sadece dört Abbasi halifesinin annelerinin de Türk asıllı olduğu düşünülürse Abbasilerdeki Türk varlığının sebeplerini anlamak zor olmayacaktır.
800’lerin sonunda Tulunoğlu Ahmet Mısır’da yönetimi ele geçirecek, Abbasiler ile tüm bağlarını koparacaktır. Bir süre sonra Şam ve Kudüs’ü de hakimiyeti altına alır. Yönettiği topraklarda öyle kalkınma hamleleri gerçekleştirir ki bölgeler bir anda zenginleşme başlar. 868 yılında Filistin topraklarını ziyaret eden Bernard adındaki bir Hristiyan din adamı hatıralarında Tulunoğlu Ahmet döneminde Orta Doğu’nun nasıl bir huzur ve emniyet ortamı haline geldiğini şu ibretlik cümlelerle anlatır: “Seyahatte ya da ticarette olan bir kişinin adı ölse, o kişi bütün eşyalarını mallarını yol kenarına bırakıp yeni bir at aramaya gitse, üzerinden günler geçse de kimse o eşyalara dokunmaz.” demektedir. Hatta memleketi İtalya’da böyle bir şey olsa her şeyin yağmalanacağını da vurgulamaktadır.
Abbasiler gibi Tulunoğulları da Kudüs’ü bir siyasi merkez olarak görmek istemediler. Bölgeyi Ramle’den yönettiler. Ahmet bin Tulun’un gayrimüslimlere karşı da hoşgörülü bir tutumu vardı. Döneminde Hristiyan bir vali atadığını Kudüs Patriği 3. Elias mektubunda anlatmaktadır. Ayrıca Mas’ûdi’ye göre Tulunoğlu Ahmet’in doktorlarından ikisi Kıpti ve Yahudidir. Yani Müslüman Türkler sadece Osmanlı döneminde değil çok önceleri de kozmopolit bir yapıya sahip olan farklı din mensuplarının yaşam alanı olan bu mekanları hiç kan akıtmadan yönetmesini bilmişlerdir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.