• DOLAR
    41.27
  • EURO
    48.66
  • ALTIN
    4850.3
  • BIST
    10.449
  • BTC
    112074.59$
Deneme Reklam

DİYARBAKIR’DA BİR TOPRAK TEPE

29 Ekim 2025, Çarşamba 00:15
DİYARBAKIR’DA BİR TOPRAK TEPE

Diyarbakır deyince aklınıza ne geliyor? Liste uzar gider bu konuya hiç girmeden Diyarbakır deyince aklınıza aslında ne gelmesi gerektiğini anlatacağım. Biliyorsunuz ben bir gazeteci değilim, bir tarihçi, sanat eserlerine bakarak tarihi yorumlamaya çalışan bir sanat tarihçi ve sık sık tarihi mekanlara yalnız ya da gruplarla giden bir gezginim. Ve 30 yıldır Diyarbakır’a gidiyorum. Açık konuşmak gerekirse dünyanın birçok tarihi şehri ile yarışır ve hemen çoğunu da geride bırakır. Kaçımız bunun farkındayız? Evliya Çelebi Seyahatnamesi ki on cilttir. En uzun anlattığı şehir İstanbul, İstanbul'dan sonra seyahatnamesinde en uzun yer verdiği ikinci şehir Diyarbakır’dır. Bu şehrin artık farkına varmak zorundayız. Bu şehrin tarihini, kadim geçmişini anlamak, ortaya çıkarmak, doğru yorumlamak ve dünyaya lanse etmek zorundayız. Ama yola çıkarken önce Diyarbakırlılara, sonra bütün Türkiye’ye, sonra da tabii ki dünyaya anlatma şeklinde bir metot izlememiz gerekiyor. Diyarbakır tarihinin merkezi, iç kalede bulunan bir toprak yığınıdır. Adı, Amid Höyük. Binlerce yıl evvel Dicle nehrini gören bu hakimtepeye yerleşmiş ilk Diyarbakırlılar.

Güvenli bir ortam, ulaşılması zor ancak burada yaşayanların Dicle Nehri'ne yani suya ulaşması kolay. Suyun kenarı dünyanın en özel bereketli bahçelerinden Hevsel Bahçeleri. Buraları ekip biçebiliyorlardı suya Yaklaşan yaban hayvanlarını rahatlıkla avlayabiliyorlardı. Ayrıca bu bereketli Dicle nehri suları içinde balıkçılık da yapıyorlardı. Bu nedenle yıllardır ihmal ettiğimiz Amid Höyük’ü kazmak zorundayız. Yıllar önce Oktay Aslanapa küçük bir kazı yapmış, bu toprak tepedeki Artuklu sarayının avlusunu ve avlunun ortasındaki Çinili havuzu ortaya çıkarmıştı. Buranın en büyük talihsizliği yıllarca askeriyenin elinde bulunması ve Diyarbakır cezaevinin merkezini teşkil etmesiydi. Tabi böyle olunca bir hayli hor kullanılmış. Artuklu Sarayı'ndan geriye neler var neler kalmış toprak kaldırıldığında daha iyi anlayacağız. Gideni değil kurtarabilecek olduğumuzu düşünmek zorundayız. Ama son yıllarda çok güzel şeyler oluyor Diyarbakır’da. Yıllardır insanların önünden geçemediği Diyarbakır İçkale şimdilerde dünyanın en güzel açık hava müzelerinden bir tanesi. Üzerinde antik dönemden kalıntılar olduğu gibi pagan Roma, Hristiyan Roma, Artuklu ve Osmanlı’ya ait onlarca yapı ya da, yapı kalıntısı mevcut. İnsan sadece bir gününü ayırsa Diyarbakır İç Kale’yi layıkıyla gezemez ama bunu kaç kişi biliyor Diyarbakır’a gelen kaç kişi iç kaleye yeterince vakit ayırıp dolaşıyor, şüpheli. Birkaç gündür Diyarbakır’daydım Diyarbakır kitap fuarına gittim fuardan sonra iki gün daha kaldım iç kalenin son haline hayran oldum. Kazı başkanımız ve ekibine, oradaki müze yetkililerimize yürekten teşekkür ediyorum.

Diyarbakır müzesinde yıllardır bekleyen farklı coğrafyalardan getirilmiş tarihi mezar taşlarıyla bahçede öğle muhteşem bir sergi yapmışlar gözlerim kamaştı. Aziz George yani biz Müslümanların dilinde Circis Peygamberin adıyla anılan kilise yapısı restore edilmiş tamamlanmış ve ziyarete açılmış. Kazılarda bir Artuklu hamamına rastlanmış geçen yılda bu bölgedeki kazı sırasında Diyarbakır'ın en eski bilinen tek Roma lahit örneği bulundu. Bu lahit ile alakalı müthiş şeyler anlatmak istiyorum size ama tabi başka bir yazıda. O yazıyı okuduğunuzda bu lahit, dönemi ve şahısları ile alakalı anlatacaklarımı duyduğunuz zaman gözlerinize inanamayacaksınız. Yani demek istediğim, Diyarbakır'ın biz anlatacağı çok şey var daha birçoğundan haberimiz bile yok. Bunları hızlı bir şekilde öğrenmek ve çevreye duyurmak zorundayız.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.