AYASOFYA: KIYAMETE KADAR KONUŞULACAK BİR ESER
03 Aralık 2025, Çarşamba 00:25
Ayasofya Cami yeryüzünün en eski ibadethanelerinden biri. Zamanında yerinde bir tapınak, tapınaktan sonra Hristiyanlık hatta İsevilik adına yeryüzünde kurulmuş ilk resmî ibadethane ve Fatih Sultan Mehmet’in fethinin yadigârı olan, İstanbul’un ulu camisi. Şimdi bu eser konuşulmasın da kim konuşulsun? Hani diyorlar ya “Ayasofya gündemden hiç düşmüyor.” Ayasofya gündemden tabi ki düşmez. İtalya’daki Panteonu mu konuşacağız? Ya da 15. yüzyılın sonunda yapılmış olan, Michelangelo’nun dahi içinde bulunduğu Saint Pietro kilisesini mi konuşacağız? Neyi konuşacağız? İspanya’daki yapıları mı, Fransa’daki Paris’teki Notre Dame’ı mı, Almanya Köln’ündeki Dom’u mu, Viyana’daki Saint Stefan’ı mı? “Hepsi şu gördüğünüz yapının ancak getir götürünü yaparlar.” Onun için kıyamete kadar bu yapı konuşulmaya devam edecek. Çünkü bu eser konuşulmayı hak eden çok kıymetli ve özel bir eser.
Her şeyi bir köşeye koyun: Eğer Osmanlı Devleti olmasaydı, eğer Müslüman Türkler olmasaydı, eğer Mimar Sinan dehası olmasaydı, bugün bu eserin sadece temellerini geziyor olacaktık. Yıkılmış, metruk bir kalıntı hâline gelecekti. Bu eser bugün sapasağlam ayaktaysa “tamamen bize ait bir büyüklüğün, ilmin ve medeniyetin tesiriyle” ayakta durmaktadır. Burada yabancıların herhangi bir dahli söz konusu değildir. Justinianus biliyorsunuz bunu 3 kez yaptırdı yaptırdıktan 60 sene geçmedi, kubbesi çöktü. Ama Mimar Sinan’ın dehasıyla, II. Selim’in emriyle, daha sonra I. Mahmut ve Sultan Abdülmecid’in katkılarıyla defalarca hayata döndü.
Ayasofya’nın bugün konuşulmasının bir sebebi de devam eden kapsamlı restorasyon sürecidir. Restorasyon dolayısıyla yapının nasıl ayakta tutulacağı, ibadete açık kalırken nasıl yenilenebileceği düşünülmektedir. Basına yansıyan vinç kamyonu fotoğrafları herkesin konuşmasına sebep oldu. “Bilen de konuştu, bilmeyen de konuştu.” Oysa bilim insanına yakışan şey; gelmek, yerinde incelemek, konuyu bilenlere sormak ve ondan sonra konuşmaktır.
Restorasyonun amacı, binlerce yıldır ayakta duran bu yapıyı geleceğe sağlam biçimde taşımaktır. Bahçeden içeriye kadar özel bir zemin döşendi. Kapılar, zemini korumak için kaplanıp söküldü. Tarihi döşemelerin üzerine herhangi bir zarar gelmesin diye çok katmanlı bir koruma sistemi oluşturuldu. Tüm bunlar, içeriye vinç sokulabilmesi için yapıldı. Çünkü kubbeye ulaşmak ancak böyle mümkün hâle geldi. Zira 90 yıldır boşuna duran iskelelerin hiçbir işe yaramadığı da bugün ortaya çıkmış durumda.
Normalde olması gereken, Ayasofya’yı tamamen ibadete kapatıp kubbenin altını kaplayan dev bir iskele kurmaktır. Paris’teki Notre Dame’ı onarırken bunu yaptılar. Ancak Türkiye’de Ayasofya’yı ibadete kapatmanın ne büyük tartışmalar doğuracağı bilindiği için yetkililer farklı bir yol denemek zorunda kaldı. Gece vakti halılar kaldırılıyor, sabaha kadar çalışmalar yapılıyor, sabah namazı yaklaşınca her şey yeniden düzenleniyor.
Kubbede yıllardır biriken hasarlar bulunuyor. Sıvalar dökülüyor, kurşun kaplamalar yanlış yönde olduğu için yağmur suyu içeri sızıyor. Beton sıvalar yüzünden ağırlık artmış durumda ve Horasan harcıyla yenilenmesi şart. Bunun için kubbenin üzerine yeni bir çatı yapılacak ve bu çatı, içeride gördüğümüz dört dev ayağın taşıdığı platforma oturtulacak. Bu sebeple kubbenin yaklaşık iki yıl boyunca görünmeyeceği belirtiliyor.
Ayasofya yalnızca bir ibadethane değil, aynı zamanda dünya mirasıdır. Ancak 90 yıllık süreçte yaşadığı haksızlıklar, yanlış uygulamalar, yıkılan yapılar ve bozulan bölümler de hatırlanmalıdır. Bu yüzden bugün yapılanlara sadece “kamyon girdi” diye bakmak doğru değildir. “Eleştirmeden önce empati yapmak, bilim kurulunun yerine kendimizi koymak” gerekir.
Sonuç olarak Ayasofya, kıyamete kadar konuşulacak bir eserdir. Hem Müslüman dünyanın hem insanlığın ortak mirasıdır. Bugün yapılan restorasyon, kusursuz olmasa da ibadeti durdurmadan yapılabilecek en kapsamlı çalışmalardan biridir. Ayasofya’yı korumak hepimizin görevidir. Bu özel yapı doğru anlaşılmalı, doğru değerlendirilmelidir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.