• DOLAR
    41.27
  • EURO
    48.66
  • ALTIN
    4850.3
  • BIST
    10.449
  • BTC
    112074.59$
Deneme Reklam

ÖLÜM TEFEKKÜRÜ

10 Kasım 2025, Pazartesi 00:20
ÖLÜM TEFEKKÜRÜ

Çoğu insan ölümü düşünmekten kaçınır, bu konudan lâf açılınca hemen örtmeye çalışır. Cenâze definlerinde mezara yanaşmazlar ve beyaz kefenli naaşa hiç bakmazlar. En yakınlarının vefâtı sonrası yüzlerine bakmayıp “Ben onu eski hâliyle hatırlamak istiyorum” yalanına sarılırlar.

“Ben ölümden ve ölmekten korkmuyorum” diyen yalan söylüyordur. Fenâ makâmına ulaşamayan her fânî ölümden korkar. “Ölümden ne korkarsın/// Korkma öldükçe varsın”ı ancak Yûnus ve onun gibiler söyleyebilir. Dünyâ ölümün sahnesidir ve hepimiz o sahnenin finalini oynayacak elemanlarız. Rabb’imiz “Her nefis (herkes) ölümü tadacaktır” dediyse ölüme çâre yoktur.

İşte tam da bu yüzden hakîkat ehli “ölmeden evvel ölmek” kaftanını kefenden önce giymişlerdir. Bu nefsi tezkiye etmekle olur. Bu yüzden Efendimiz “Yaşayan bir ölü görmek isteyen Ebûbekr’e baksın” buyurmuştur. Onlar hayât ile memâtı aynı anda yaşayanlardır. Onlar ebrârdan değil, mukarreblerdendir. Yâni onlar sâdece cenneti arayanlardan değil yalnız ve ancak rızâ-yı ilâhîyi arzû edenlerdendir. Bu yüzden onlar zikirlerinde “İlâhî ente maksûdî ve rızâke matlûbî” derler. (Yarabbî maksadım sensin ve talebim de senin rızandır)

“Ölümü çok hatırlayın!” tavsiye-i nebeviyyesi bizi dünyâ meşgalelerinden biraz olsun uzaklaştırıp hakîkî âlemimize intibâkımızı sağlamak içindir.

Sâdece bizde değil Batı klâsiklerinde de tiyatro sahneleri ölülerle doludur. Shakespeare’in eserlerini hatırlayın.

Her an yüzleşebileceğimiz ölümden kaçmak yerine ona rızâya uygun şekilde hazırlanmak ve tevekkülle bu gerçeğe yüzümüzü döndürmek gerekir.

Edipler, şâirler, ulemâ hep ölümü düşünmüş, kimi ellerinden geldiği kadar bu hakîkati dile getirmeye çalışmış, kimi de çâresizce ona sığınmıştır.

Ölümü dünyâda fizik olarak ilme’l-yakîn biliyoruz. Ölünce Efendimiz’in bize bildirdiği gibi ayne’l-yakîn göreceğiz ve sonrası mahşer ve safhalarda da hakka’l-yakîn şâhit olacağız. 

Edebiyâtımızda ölüm temalı şiir o kadar çoktur ki bunun için bir makâle değil bir kitap değil hattâ kitaplar yazmak gerekir…

İnsanı ölümden koruyan tek unsur sâdece ölümdür; yâni eceldir. Burada sonra da bahse konu edeceğimiz şâir Necip Fâzıl’dan da bir örnek sunalım: “Öleceğiz müjdeler olsun müjdeler olsun/// Ölümü de öldüren Rabb’e secdeler olsun.

Ba’s ü ba’de’l-mevte (ölümden sonra dirilme) ile ölümü tekrar hayâta çeviren Allah ölümü hayatla öldürmektedir. Muhyî ve mümît olan Cenâb-ı zül-celâl ve tekaddes hazretleri ölümden sonra ebedî hayatla ölümü yok etmektedir. Necip Fâzıl, Rabb’imize “vescüd vakterib” (secde edin yaklaşın) ve “vescudû va‘budû” (secde edin kulluk edin) âyetlerini düstur edinmiştir. Onun için ölümü öldüren Rabb’e secdeler ediyor.

Himmetgil (Emin) bir şiirinde bunu şöyle dile getirmiş: “İhtiyârınla iç fenâ şerbetin lezîzdir/// Me’vâya şitâb eden Hak indinde azizdir.” (Ölüm şerbetini isteyerek iç, zîrâ Allah katında sığınılacak yere (ona) koşan yücedir.)

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.