Nakşibendi Lisesi
18 Ekim 2025, Cumartesi 00:10
(Hadi cevap verin; şimdi ülkemizde 'tarikat liseleri' açılması serbest olsa, çocuklarınızı o liselere gönderir miydiniz? dedim…)
Az sonra, aşağıdaki satırlarda sanki aklınız uçar gibi olacak, okuduklarınıza inanamayacaksınız ve “neler yazmış, nasıl yazabilmiş böyle” diyerek şaşıracaksınız!
Hazırsanız okuyun bakalım…
❤️❤️❤️
Hep söylerim, Türkiye'de 'hasta' olan ne halktır, ne de ekonomi; Hasta olan, aydın kesiminin bir bölüğüdür. Geçen gün laikliğin tehlikeye düştüğünü söyleyen birkaçıyla tartışacak olduk. laiklik anlayışları basit, sıradan ve sathi; Aslında farkında olmadan 'seçkinci alafrangalığı' savunuyorlar; Her zaman yaptıkları gibi 'orijinallikle' marjinallik'i karıştırıyorlar vs.
*
Bir ara kafam kızmış olmalı, dedim ki:
"- Şimdi bakın ülkemizde 'tarikat liseleri' açılması serbest olsa, filan yerde Nakşibendi Lisesi, filan yerde Kadiri Lisesi bulunsa, çocuklarınızı o liselere gönderir miydiniz?"
Nasıl bir dehşete düştüklerini anlatmak gerekir mi?..
Böyle bir ihtimalin tasavvuru bile tüyleri diken diken ediyordu. Her şeyin sonu demekti bu; laikliğin de, modern Türkiye'nin de, çağdaşlık hayallerinin de!..
*
O zaman korkunç bir şey yaptım:
“Öyleyse, dedim… Çocuklarınızı yabancıların tarikat okullarında okutabilmek için niye yırtınıyorsunuz?”
Ortaya yıldırım düşmüş gibi oldu:
Çoğu ya Amerikan, ya Fransız, ya İtalyan, ya da Alman Liselerini bitirmişlerdi; çocuklarını da aynı 'liselerde' okutabilmek için, yapmayacakları fedakârlık yoktu: İçlerinden birisi bile düşünmüyordu ki, yurdumuzdaki (gerçekte bütün dünyadaki) 'ecnebi' okullar, çeşitli Hıristiyan tarikatların misyonerlik çağdaşlığın faaliyetleri içindedir;
Okulları açanlar ya da yönetenler, ya papazlardır, ya da rahibelerdir. O kadar böyledir ki bu, yakın zamanlara kadar çocuğu bu okullara göndermenin, Türkçedeki adı 'soeur'lere', ya da 'frere'lere' vermek idi.
*
Türk aydınlarının bir kısmındaki hastalığı görüyor musunuz?
Dominicain, Fransiscain, ya Jesuite papazlarının okuluna gitmeyi, çocuğunu göndermeyi (bizatihi o okulu), Laikliğe hiç de aykırı bulmuyor.
'Çağdaşlığın', 'alafrangalığın' kaçınılmaz bir gereği sayıyor;
İş, üstelik mensup olduğunu iddia ettiği dinin (İslam'ın) öğretimi oldu mu, dehşete düşüyor!..
Çifte standart' değil mi şimdi bu?
Dahası kendi ülkesi, tarihi ve geleceği aleyhine işleyen bir 'çifte standart'?
❤️❤️❤️
Yukarıdaki satırlar şaşırtıcıydı, değil mi?
Fakat bir o kadar da gerçek…
Biliyor musunuz, ben yazsaydım tesiri olmazdı. Okuduğunuz ifadeler ve cümleler Attila İlhan’a aitti. Haklı olarak (Hangi Laiklik) diye sormuş, rahmetli…
Bence bunu tekrar okuyun ve okutun…
---------------
(*) Attilâ İlhan, Hangi Laiklik?, Bilgi Yayınevi, 1995. “Anılar ve Acılar” dizisinin 7’nci cildidir. Kitaptaki “Hangi Laiklik” başlıklı makale, ilk olarak Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanmış, daha sonra yazar tarafından bu kitapta toplanmıştır. Eserin sonraki baskıları Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yapılmıştır.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.