• DOLAR
    41.27
  • EURO
    48.66
  • ALTIN
    4850.3
  • BIST
    10.449
  • BTC
    112074.59$
Deneme Reklam

GÜNÜMÜZ YARGISI NEDEN OSMANLI’NIN GERİSİNDE KALDI?

05 Aralık 2025, Cuma 00:25
GÜNÜMÜZ YARGISI NEDEN OSMANLI’NIN GERİSİNDE KALDI?

Türkiye’de hukuki süreçlerin ortalama süresi, adalet sistemimizin en kritik sorunlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. İlk derece mahkemelerinde bile davaların bir ila iki yıl sürebilmesi, istinaf ve temyiz aşamalarının eklenmesiyle toplam sürenin iki buçuk ila beş yıla ulaşması, vatandaşın adalete erişim hakkını ciddi biçimde zedeliyor. Anlaşmalı boşanma gibi basit bir süreç birkaç gün içinde sonuçlanırken; çekişmeli boşanma, miras ve ağır ceza davalarının yıllara yayılması, adalet dağılımındaki dengesizliği açıkça gösteriyor.

Mahkemelerin ağır iş yükü, bilirkişi raporlarındaki gecikmeler ve usule ilişkin eksiklikler, ne yazık ki süreci uzatan başlıca etkenler arasında yer alıyor. Oysa hukuki kesinliğin sağlanması ve yargıya güvenin yeniden tesis edilebilmesi için bu kronik yavaşlığın yalnızca mevzuat değişiklikleriyle değil; dijitalleşme, iş akışının sadeleştirilmesi ve mahkeme yönetiminde yapılacak köklü reformlarla ele alınması gerekiyor. Çünkü adalet, ancak zamanında tecelli ettiğinde gerçek bir adalet olabilir.

Bugün toplum, yıllara yayılan dava süreçlerinin ağırlığı altında ezilirken, Osmanlı mahkemelerinin hızı bize hâlâ örnek teşkil ediyor. Modern yargı sisteminin aksine, Osmanlı’da davaların büyük bölümü Kadı’nın yetkisiyle tek bir celsede, en fazla birkaç gün içinde karara bağlanabiliyordu. Bunun ardında karmaşık istinaf veya temyiz yollarının bulunmaması, delillerin ağırlıklı olarak tanık beyanlarına dayanması ve bugünkü anlamda bir üst mahkeme sürecinin işlememesi gibi nedenler yatıyordu. Elbette büyük mülkiyet ihtilafları veya vakıf davaları haftalarca sürebiliyordu; ancak genel teamül, adaletin geciktirilmeden, hızlı ve yerinde tecelli etmesi yönündeydi.

Bu tablo, hukuki süreçlerin sadeleştirilmesi, yerel yetkinin güçlendirilmesi ve bürokratik engellerin azaltılması konusunda kültürel birikimimizden çıkarabileceğimiz önemli derslere işaret ediyor. Nitekim ilmî araştırmacıların yaptığı mukayeseli hukuk çalışmalarında, Osmanlı adalet sisteminin modern yargı süreçleriyle kıyaslandığında son derece hızlı işlediği ortaya konuyor. Osmanlı mahkemelerinde davalar çoğunlukla tek celsede başlayıp bitiyor, suçlunun yakalanma süreci de dahil edildiğinde bile iki ayı aşan dava sürelerine neredeyse rastlanmıyordu.

Bu hızın ardında, günümüzdeki uzun temyiz ve istinaf mekanizmalarının bulunmaması, Kadı’nın aynı zamanda noterlik ve belediye hizmetlerini üstlenmesi ve delillerin çoğunlukla tanık ya da mahalleli referanslarıyla toplanması gibi uygulamalar vardı. Bununla birlikte, Kadı’nın gelirinin harç ve cezalardan sağlanması, sistemi rüşvete açık hâle getiriyordu. Kadı sicillerinde yer alan sayısız sosyal olay ve gündelik yaşam kesiti, tarihin yalnızca savaşlardan değil, toplumun zihniyetini yansıtan bu şer’iye kayıtlarından da okunması gerektiğini gösteriyor.

Bugünkü yargı sisteminin kronik yavaşlığı ile tarihî mirasımızdaki hızlı adalet pratiği arasında kurulan bu köprü, hukuk reformu vizyonumuzun yalnızca modernizasyonla sınırlı olamayacağını ortaya koyuyor. Kadı sicilleri üzerinden görülen yargı sürati; basit usulün, yetki devrinin ve bürokrasiden arındırılmış bir yargı düzeninin teorik bir ideal değil, tarihsel bir gerçeklik olduğunu kanıtlıyor.

Elbette günümüzün karmaşık ekonomik ve toplumsal yapısı, 17. yüzyılın sadeliğiyle birebir kıyaslanamaz. Ancak yargının asli amacı olan hukuki ihtilafları makul sürede çözüp toplumsal barışı sağlama gereği, hiçbir zaman değişmedi. Bu nedenle çözüm arayışlarımızda yalnızca dijitalleşmeye ve mevzuata odaklanmak değil; Kadı’nın yerel yetkisinde olduğu gibi yargıyı sadeleştiren, merkezin yükünü azaltan ve en önemlisi zamanın kıymetini esas alan bir anlayışı yeniden kazanmak zorundayız. Çünkü adalete olan güvenin yeniden tesisi, ancak yargı çarklarının hızlanması ve vatandaşın bekleyişinin en kısa sürede sonuçlanmasıyla mümkün olacaktır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.