• DOLAR
    41.27
  • EURO
    48.66
  • ALTIN
    4850.3
  • BIST
    10.449
  • BTC
    112074.59$
Deneme Reklam

ŞERİAT ve TARİKAT

31 Ekim 2025, Cuma 00:10
ŞERİAT ve TARİKAT

Şeriat ve tarikat; günümüzde gerçek manada anlaşılamayan iki önemli kavram.

Şeriat: Allahü tealanın, insanların dünya ve ahiret seadetine kavuşması için peygamberleri vasıtasıyla gönderdiği ilahi kurallardır. En son gönderilen şeriatin ismi ise İslamiyet’tir.

İslamiyet üç kısımdır:

  1. İlim: İslamiyetin emir ve yasaklarını öğrenmek,
  2. Amel: Öğrendiklerine uygun yaşamak,
  3. İhlas: Her şeyi yalnız, Allahü teala için yapmaktır.

Bu üçüne kavuşan kimse, hakikate ulaşmış, yani Allahü tealanın sevgisini kazanmış demektir.

Tarikat ise: İslamiyetin çizdiği sırat-ı müstekım, dosdoğru yol üzere hareket ederek bu üçünü elde etmek için gayret göstermektir.

Peygamber efendimizin Sıla ismiyle müjdelediği büyük İslam alimi İmam-ı Rabbani hazretlerinin, talebelerine yazmış olduğu mektuplardan oluşan Mektubat kitabı, bu konunun daha iyi anlaşılması için bulunmaz bir hazinedir.

İmam-ı Rabbani hazretleri bu kitabın 41. Mektubunda:

“Yalan söylememek, şeriattır yani İslamiyet’in bir emridir.

Yalan söylemek arzusunu, uğraşarak kalpten çıkarmak, tarikattır.

Yalan söylemenin kalbe gelmemesi ise hakikattır.”

Buyurarak güzel bir misal veriyor.

Görülüyor ki, tarîkat ve hakîkat, İslamiyet’in yardımcıları olup, İslamiyet’in üçüncü kısmı olan ihlasın elde edilmesini sağlar.

Maalesef günümüzde tarikat denildiğinde; cübbe - şalvar giymek, kendini insanlardan tecrit ederek zikirle meşgul olmak akla geliyor.

Tabiî ki hakikate ulaşmak için zikir lazımdır.

Nitekim Allahü Teala Ra'd Sûresi 28. Âyet-i kerimede mealen: 

“… Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı zikirle huzur bulur.” Buyuruyor.

Ancak günümüzde zikir denildiği zaman da, sadece ağız ile yapılan tesbihler anlaşılıyor.

Oysa zikir, Allahü tealayı hatırlatan, O’nun sevgisini kazanmak için İslamiyet’e uygun yapılan her şeydir.

Bir Müslümanın, Allahü Teala yasakladığı için bir haramdan uzak durması veya O emrettiği için bir farzı yapması en büyük zikirdir. Çünkü bunlar yapılırken O hatırlanmakta ve O’nun rızası arzu edilmektedir.  

Kalbi temizlemek ancak İslamiyet’in emir ve yasaklarına uymakla mümkündür.

İslam şeriatına uymadan sadece ağız ile yapılan zikirlerle kalbin temizleneceğini ummak, ancak boş bir hayale kapılmaktır.

Nitekim İmam-ı Rabbani hazretleri 42. Mektubunda:

Kalbin Allahü teâlâdan başka şeyleri sevmesi onu karartır, paslandırır. Bu pası temizlemek lâzımdır. Temizleyicilerin en iyisi İslamiyet’e uymaktır.” Buyuruyor.

217. Mektubunda:

Tesavvuf ve tarikat yoluna girmek ve bu yolda ilerlemek kalbin hakîkî îmâna kavuşması ve İslâmiyet’in emirlerini kolaylıkla, seve seve yapmak içindir.

91. Mektubunda:

Müslimânların birinci vazifesi,

Ehl-i sünnet vel-cemâ’at âlimlerinin bildirdiklerine uygun olarak inanmaktır. Çünkü, Cehennemden kurtulacağı bildirilmiş olan bir fırka, bunlardır.

İkinci olarak, lâzım olan şey, emir ve yasakları öğrenmek ve her şeyi bu bilgiye göre yapmaktır.

İki kanat gibi olan bu iman ve amel elde edildikten sonra, mukaddes âleme uçmalıdır.

Son olarak, 46. Mektubunda ise:

“Kalbi temizlemek ancak, bir mürşid-i kâmilin sohbetinde bulunmakla, onun kitaplarını okumakla ve İslâmiyet’e uymakla nasip olur.” Buyuruyor.

Mürşid-i kâmil kimdir? sorusunun cevabı da; İslâmiyet’i iyi bilen, bütün sözleri ve işleri İslâmiyet’e uygun olan derin Ehl-i sünnet âlimidir.

İşte bu tanıma uygun olan, Osmanlının son döneminde yetişmiş, derin âlim seyyid Abdülhakîm efendi “rahmetullahi aleyh” de,

(Er-Riyâdut-tesavvufiyye) kitâbında:

(Tasavvuf, tarikat, kötü huyların hepsinden kurtulmak, iyi huyların hepsine kavuşmaktır.) buyuruyor.

 

Farisi beyt tercümesi:

Kıldan ince manalar var, kulağını eyle yakın,

Her kürsüde nutuk çekeni, bir şey bilir sanma sakın.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.