• DOLAR
    41.27
  • EURO
    48.66
  • ALTIN
    4850.3
  • BIST
    10.449
  • BTC
    112074.59$
Deneme Reklam

Dede Erik Çalmış, Torunun Dişi Kamaşmış

09 Ekim 2025, Perşembe 00:15
Dede Erik Çalmış, Torunun Dişi Kamaşmış

Yani bugünkü sorunların kaynağı biraz da geçmişte yapılan hatalardandır.

Bugün şikayet ettiğimiz ahlaki çöküntü ve toplumun gittikçe sekülerleşmesinin sebepleri yüz hatta iki yüz yıllık yanlışlar manzumesinden dolayıdır. Bu yanlışları yapanların hepsinin hain, bile isteye toplumun altını oyduklarını iddia etmek zor.

Konuyu biraz açalım.

Osmanlı’nın son yüzyılına girerken Batı ile aramızdaki makas çok açılmıştı. Onlar sömürgelerinden elde ettikleri zenginlikleri sanayileşme için kaldıraç olarak kullandılar ve refahın artmasını sağladılar.

Tabi bu arada sömürgelerinde lazım olan orta ve üst düzey yöneticiler için gerekli olan eğitimi de yaygınlaştırdılar.

Osmanlı’nın genişlemesinde sömürge anlayışı olmadığı ve artık fütühat devri de bittiği için kaynaklar kurumaya, yeniçeri ocağı da buna paralel olarak kokuşmaya başladı.

2. Mahmud önce yeniçeri ocağını kaldırarak yeni bir askeri düzene (Batılı sistem baz alınarak) geçildi. Batı tipi okullaşma yaygınlaştırılmaya başlandı.

Tabi bu arada Batı sanayisini devşirebilmek için yurt dışına bilhassa o günün ileri devletlerinden Fransa’ya öğrenci gönderilmeye başlandı.

Bu öğrenciler genelde teknik eğitim alacaklar, dönüşte askeri ve sınai yatırımları yürüteceklerdi. Hatta bunların başına dinlerini, kültürlerini, adetlerini unutmasınlar diye din adamları yollandı.

Ne yazık ki bu öğrencilerin ekseriyeti dinlerini, kültürlerini unuttuğu gibi başlarında onlara sahip çıkması için yolladıklarımız bile Şanzelize cafelerinde şarap eşliğinde felsefe yapmayı, fötr giymeyi marifet sayıp döndüler yurda (Hoca Tahsin ve Osman Hamdi Bey örnek, bir gün bu Hoca Tahsin ve Osman Hamdi’yi de tafsilatlı yazarız.)

Bizim Batı öykünmeciliğimiz aslında zaruri bir ihtiyaçtan hasıl olan garabet bir durumdur. Batı’nın fennini, sanayisini alalım derken, Batılı gibi giyinmeyi, yemeyi içmeyi, müziği aldık.

Başında fesle Osmanlı, Redingotla güya Fransız olduk!

Son yüzyıl isyanlar, savaşlar dolaysıyla Osmanlı’nın başını kaldırıp kendine gelemediği yüzyıldır. Haliyle güçsüz olunca yol gösteren çok oluyor.

İngiliz’i, Fransız’ı, Rus’u elini çekmedi İmparatorluktan. Kırım Savaşı sonrası borçlanma da başlayınca haliyle Batı’nın müdahaleleri daha da arttı.

İngiliz’den korunmak için Rus’tan, Rusya’dan kurtulmak için Fransız’dan destek aldığımız yıllardı.

İşte eğitime de böyle müdahale edilmeye başlandı.

Rus yayılmacılığı ve ülkeyi kapitülasyonlardan beri saran Fransa ağırlıklı Katolik Cizvit çalışmalarına karşı panzehir olarak Amerikan ve İngiliz ağırlıklı Protestan çalışmalarına göz yumuldu.

Tavizler yeni tavizleri getirdi.

Robert Kolej inşaatına nasıl izin verildiği misaliyle sözlerimi bağlayayım.

1868 yıllarında yeni Maarif müfredatı yapılmış ve Robert Kolej’in yeri Ahmet Vefik Paşa’dan alınmış ama Maarif vekaleti inşaat iznini bir türlü vermez.

O günlerde İstanbul’a zırhlı askeri gemi satmak için gelen Amerikalı Amiral Bristol’e okul yöneticisi Cyrus Hamlin Ali Paşa ile görüşürken bu izin mevzuunu dile getirmesini ister.

Ali Paşa ile görüşen Amiral Bristol “bizimkilerin okul inşaası izni meselesi varmış” der demez Ali Paşa atılır.

“Aman o konu netameli lütfen hiç bahsi açmayın”

Amiral Bristol biraz düşünür gibi yapıp:

“Peki o zaman der. Yunanlılar 2 zırhlı istiyordu ben onların isteğine olumlu cevap vereyim.”

Bunu duyan Ali Paşa yerinden zıplar ve:

“Aman dur. Sen onlara zırhlıları satma ben sana 10 okul izni alırım” der.

Keşke 10 zırhlı satılsaydı Yunanlılara da bizim ülkemize bir tane Amerikan okulu açılmasaydı.

Devam edeceğiz efendim…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.