Necip Fazıl'ın gözünden mezhepsizler
AnalizGerek Hamidullah gerek Mevdûdî, gerekse son zamanlarda Mısır’da boy gösteren ve İslâm âlimi geçinen bazı muharrirler ekseriyetle Şeyh Muhammed Abduh ve Cemâleddin Efgânî mektebine bağlı, pazarlıkçı, derinliğine idrak ve irfandan mahrum kimselerdir.
DİNDE REFORMCULAR
Gerek Hamidullah gerek Mevdûdî, gerekse son zamanlarda Mısır’da boy gösteren ve İslâm âlimi geçinen bazı muharrirler ekseriyetle Şeyh Muhammed Abduh ve Cemâleddin Efgânî mektebine bağlı, pazarlıkçı, derinliğine idrak ve irfandan mahrum kimselerdir. Bunların eserleri ya hiç ele alınmaz yahut tam bir şeriat ilmîne mâlik ve İslâmî tenkid ölçüsüne sahip bir insan tarafından okunup hakikat anlaşılabilir. Yoksa bu eserlerden feyiz ummak, viraj dönmeyi bilmeyen bir şoförün arabasına binmekten farksızdır.
Artık bütün incelikleri anlamak ve kahramanlarımızı bu gözle seçmek devri gelmiştir. (Büyük Doğu’dan) Necip Fazıl Kısakürek
DİN TAHRİPÇİLERİ
Günümüzde İslâmiyet’in en büyük belâsı, onu dışından ve cepheden helâk etmeye yeltenenler değil içinden ve özünden harap etmeye davrananlardır ve bu davranışları ve bir nevi onarma düzeltme ve yenileme sayanlar...
“Reformcular” ismi altında topladığımız, 7-8 asır öncesindeki kuru ve nasipsiz akıl borazanına
(İbni Teymiye’ye) mizaçları dayalı bir grup, birkaç asır sonra Vehhâbilik’ten dolaşarak, nihâyet
Cemaleddin Efgani, Mısırlı Şeyh Abduh ve peşindekilerden bir bölük halinde öyle bir anlayış veya anlayışsızlık bataklığına uğramıştır ki, İslâmı, çökmek üzere olan bir binaya yapıldığı gibi, dışından payandalar ve kalaslarla tutmayı marifet bilmiş, böylece rûhlarındaki gizli şüpheyi ve İslâma güvensizlik duygusunu açığa vurmuştur. (Dinî Tamir Dâvasında Din Tahripçileri’nden)
Necip Fazıl Kısakürek
İBN-TEYMiYYE
Sekizinci Hicri Asrın kuru kafası, kendisinden birkaç asır ilerideki vehhâbiliğe, ondan bir asır
sonra da Mısırlı Muhammed Abduh ve Efganlı Cemâleddin’e uzaktan ve yakından ana zemini kurmuş ve İslâmı yıkılmak üzere bir bina farz edip onu dışından payandalamak isteyen daha sonraki REFORMCU’lara doğrudan doğruya veya dolayısıyle dayanak olmuştur.
“İbn-i Teymiyye, dinî içinden zedeleyen kâfir...”
Bu sözü ben söylemiyorum. ALTIN SİLSİLE’nin 33’üncü halkası,14’üncü Hicrî ve 20’nci Miladî Asrın İrşad Kutbu söylüyor.
Kocakarıların hayal aynasındaki mevhum çizgilerle, Allah’ın esrar perdesindeki sonsuzluk nakışları ve tasavvufun sahtesiyle gerçeği arasında ayırt edici meleke işte İbn-i Teymiyye’de mevcut olmayan selim akıl ve mü’min kalpleri ışıldatıcı ilâhî nurdur.
(Türkiye’nin Manzarası’ndan)Necip Fazıl Kısakürek
İlginizi Çekebilir