Hazreti Adem ilk insan değildir...
AnalizIsrarla Kur’ân’a uymaya ve onu tek kaynak kabul etmeye vurgu yapan ama bu arada 40’a yakın kitap yazan Okuyan, acaba Kur’ân’la ne kadar uyumludur? Bu soruya cevap teşkil eden pek çok örnekten birkaçına bakalım.
Mehmet Okuyan’ın Kur’ân’la Çelişmesi ve Çatışması
Israrla Kur’ân’a uymaya ve onu tek kaynak kabul etmeye vurgu yapan ama bu arada 40’a yakın kitap yazan Okuyan, acaba Kur’ân’la ne kadar uyumludur? Bu soruya cevap teşkil eden pek çok örnekten birkaçına bakalım.
Onun Hilal TV’de yaptığı Envaru’l Kur’ân adlı programın kayıtlarına ve internette paylaşılan diğer videolarına bakanlar aşağıda vereceğimiz örneklerin çok daha fazlasını görebilirler.
Mehmet Okuyan, Hazreti Peygamberin Kur’ân’da geçen teşri, yani dinde Allah’ın emri ve izniyle hüküm koyma görevini inkâr eder. Hazreti Peygamberin böyle bir yetkisi yoktur der. Hâlbuki defaatle ifade ettiğimiz gibi, seksen civarında ayet-i kerime Hazreti Resûle itaatten, onu dinlemekten, emirlerine uymaktan, onun en güzel örnek olduğundan, ne getirdi ise alınması gerektiğinden, ona tâbi olup itaat etmeyenlerin Allah’a da isyan etmiş olacağından bahsetmektedir. Bu ayetlerin meallerini yazının daha da uzamaması için aktarmıyoruz. Ancak Hz. Peygamberin dinde hüküm koyuculuğu, yani teşri görevini anlatan iki ayet-i kerimenin mealini verelim:
“…Peygamber onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten meneder; yine onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar…” (A’raf, 157)
“Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.” (Ahzab, 36)
Bu ayetler izaha gerek kalmayacak kadar açık bir şekilde Hazreti Peygamberin dinde teşri görevine işaret etmektedir. Şimdi soralım: Mehmet Okuyan Hazreti Peygamberin böyle bir yetkisi yoktur diyerek Kur’ân’la çelişip çatışmıyor mu? Bunu anlamak için dinde derinleşmiş âlim olmaya gerek yoktur.
Kur’ân’daki Nesih – Mensuh Meselesini Kabul Etmemesi
M. Okuyan Kur’ân’da açık olarak haber verilen ayetin ayeti neshetmesi meselesini de inkâr ediyor. Hâlbuki nesih – mensuh konusu Kur’ân’da yer alır, tefsir ve fıkıh ilimlerinde bu konu çok önemlidir. Sahabî müfessir Abdullah b. Abbas, Kur’ân’daki nesh konusunu bilmeyenin Kur’ân’ı tefsir edemeyeceğini söylemiştir.
Kur’ân’da haber verilen ayetin ayeti neshi, ayetlerin inişindeki tedricilikle ilgilidir. Mesela içkinin kesin haram edilmesi birkaç safhada olmuştur. Kâfirlerle cihad da aşama aşama birkaç safhada emredilmiştir. Cenab-ı Hak şartlara ve ihtiyaca göre bir emir indirir; şartların gelişmesiyle bir önceki hükmü bir sonrakiyle değiştirir. Hükmü koyan da kaldıran da Allah’tır. Bunda ne mahsur vardır? Hem insanı ve toplumu yaratan Allah, nasıl bir eğitim süreci takip edeceğini de kendisi bilir. Kulların (haşa) Allah’a neden böyle yaptın diye soru sorma hakkı ve yetkisi yoktur. Nesihle ilgili şu ayetin mealini aktaralım: “Biz bir ayetten her neyi nesheder veya unutturursak, ondan daha hayırlısını yahut mislini getiririz. Bilmez misin ki, Allah her şeye kâdirdir.” (Bakara, 106)
Şimdi yine düşünelim: Hani M. Okuyan Kur’ân’a tam bağlıydı? Mealini verdiğimiz nesihle ilgili bu ayet Kur’ân’dan değil mi? Neden onu yok saymaktadır? Bu durum gösteriyor ki bu şahıs Kur’ân’la çelişki ve çatışma halindedir. Ancak unutmayalım ki nesih konusu Resûlüllahın Kur’ân’ı tebliğinden ve dinin tamamlanmasından sonra bitmiştir. Çünkü bir hükmün kaldırılması, yerine başka bir hükmün getirilmesi yetkisi Allah’a aittir. Allah bunu nübüvvet döneminde Resûlüne bildirmiş ve böylece Kur’ân noksansız bir şekilde Allah’ın Kitabı olarak tamamlanmıştır. (Maide 3) Dolayısıyla ondan başka hiçbir kimse nesih – mensuh konusunda yeni bir tasarrufta bulunamaz.
Nesih – mensuh olayı Kur’ân’ın bir gerçeğidir. Tefsir ve fıkıh ilimlerinde sahih din anlayışının ortaya konması için bu konunun çok iyi bilinmesi bir zarurettir. M. Okuyan nesih-mensuh meselesini kabul etmemekle Kur’ân’ın birçok hükmünün anlaşılması ve tatbikinde yanlış bir çığır açmış, dinde birçok yanlışların yapılmasına sebebiyet vermiş olmaktadır.
Mehmet Okuyan’ın Dinde Bazı Sıkıntılı Fikirlerinin Listesi :
-Hz. Âdem’in babası vardır ve Âdemler birden çoktur.
– Hz. Meryem çift cinsiyetlidir (hermafrodittir).
– Edison elektriği keşfettiği için cennete gider.
– Kader diye bir şey yoktur, herkes kendi fiilinin failidir.
– Kıyamet alametleri diye bir şey yoktur.
– Kabir azabı yoktur.
– Şefaat yoktur.
– Cehennem azabı demek, insanın canının sıkılması demektir.
– Günahlarının çokluğu ile cehenneme atılan bir kişi bir daha oradan çıkarılmaz.
– Miraç ruh ve bedenle değil, sadece ruhla gerçekleşmiştir.
– Seferilikte namazı kısaltmak diye bir şey yoktur.
– Cuma namazı kadınlara da farzdır.
– Adet dönemindeki kadınlar namaz kılabilir.
– Kadir Gecesi hariç kandil geceleri diye bir şey yoktur.
– Namazda rükû ve secdedeki ve diğer tesbihatlar farzdır.
– Farz-ı kifâye diye bir şey yoktur.
– Kur’ân’a abdestsiz dokunulabilir.
– Hadisler dinde delil değildir, Kur’ân’a arz edilmelidir.
– Nebi – Resûl diye bir ayrım yoktur, her peygambere kitap verilmiştir.
– Mucizeler ilmî ve aklî metodlarla izah edilmelidir.
– Fecir Suresinde geçen nefs-i mutmainne, yani huzur bulmuş, mutlu olmuş nefis ifadesi Müslümanlar hakkında değil, Firavun gibi nefsini ilahlaştıranlar hakkındadır vs.
İlginizi Çekebilir